Orta Asya’nın nüfus bakımından en büyük kenti Taşkent, eski Sovyet Cumhuriyetleri içinde de Moskova, St. Petersburg ve Kiev'den sonra dördüncü büyük kenttir.
Kentte, 1966 yılında meydana gelen büyük çaplı bir deprem sonucunda kent adeta harabeye dönmüş, depremin ardından yeniden yapılanma süreci ile kent yeniden ayağa kalkmayı başarmıştır. 1865 yılında Rusya İmparatorluğu tarafından ele geçirilen Taşkent, Türkistan Genel Valiliği merkezi konumuna getirildi.
1899 yılında Taşkent-Orenburg demiryolunun hayata geçirilmesiyle Orta Asya’nın önemli geçiş noktası olmuş. 1917‘de Sovyet denetimine giren Taşkent, 1918‘de Türkistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin başkenti oldu. Daha sonra Özbekistan Sovyet Cumhuriyeti kurulunca başkent olmuştur. 1991 yılında Sovyetlerin dağılmasından sonra Özbekistan Cumhuriyeti’nin başkenti olmaya devam etmiştir.
Sovyetler Birliği döneminde Taşkent için “Orta Asya’nın Paris’i” denilmekteydi.
Bunun en büyük nedenleri; geniş caddeleri, lüks alışveriş merkezleri ve süslü sokaklarıdır. Şehirde çok sayıda sinema, tiyatro ve konser salonu bulunmaktadır. Bu alanlar da kentin kültürel değerlerini yansıtan önemli noktalardır.
Ruslara ait iş yerleri burada fazlasıyla görülür. Özellikle de Amir Temur Anıtı dolaylarından başlayarak “Yerli Brodway” olarak anılan “Saligokh Caddesi” yönüne doğru gittiğinizde bu detay daha bir fazla gözünüze çarpacaktır. Işıltılı mekânlar, butikler ve daha farklı kategorideki iş merkezlerinin lükslüğü gözünüzden kaçmayacaktır.
Ünlü markaların şubelerinin yer aldığı “Pushkin Caddesi” kentin önemli noktalarından bir diğeridir. Burada giyim ve tekstil alanında çok fazlasıyla tanıdık markayı göreceksiniz. Rus Wastern tarzı müziklerin çalındığı ve eğlence mekânlarının bulunduğu Kakhara Caddesi, gençlerin daha yoğun uğradıkları bir yerdir.