Yüzölçümü bakımından Konya’dan sonra Türkiye’nin ikinci büyük şehri olan Sivas, İç Anadolu bölgesinden Doğu Anadolu bölgesine uzanır. İç Anadolu bölgesinden başlayan yüksek yaylaları, Doğu Anadolu bölgesine doğu uzandıkça sarp dağlara dönüşür. Doğal güzellikleri ve tarihi eserleriyle zengin bir coğrafyaya sahip olan kent, “Kangal Köpeği” ile Türkiye ve dünyada nam salmış bir şehirdir.
Anadolu’nun en eski yerleşim yerlerinden biri olan Sivas, 7000 yıllık bir geçmişe sahiptir. Tarih kaynaklarında yer alan bilgilerde Sivas, farklı dönemlerde farklı isimlerle anılmıştır. “Sebastea”, “Sebasteia” veya “Samassia” isimleriyle anılan şehir, yapılan arkeolojik kazı çalışmalarında elde edilen buluntulara göre Neolitik Çağ’a (MÖ 8000-5500) uzanan bir geçmişe sahiptir.
M.Ö 17. Yüzyılda Hitit sınırları içerisinde yer alan Sivas’ın güney kesimi, Geç Hititler döneminden kalma bir yerdir. Buranın adı “Tilgarimmu” olarak kaynaklarda yer almaktadır. Şehir bu dönemden sonra Kimmerlerin ve İskitlerin istilasına uğramış, M.Ö 6. Yüzyıla gelindiğinde Med İmparatorluğu’nun idaresi altına girmiş, aynı yüzyılın ortalarına gelindiğinde yerini Perslere bırakmıştır.
M.Ö 4. Yüzyıla gelindiğinde Anadolu’yu ele geçiren Büyük İskender, Sivas’ı da Makedonya Krallığı’na dahil eder, İskender’in ölümünden sonra M.S 17. Yüzyılda Kapadokya ile birlikte Sivas da Roma İmparatorluğu’na bağlanır. Kısa bir süre sonra Partlar ve Sasanilerin hakimiyetine tanıklık eden şehir, Bizans İmparatorluğu’nun egemenliğine girer.
1059 yılında Selçukların egemenliği altına giren Sivas, bir dönem sonra yeniden Bizanslıların egemenliği altına girer, Malazgirt Meydan Muharebesi’nden sonra kesin olarak Türklerin egemenliği altına girer. 1174'te II. Kılıç Arslan tarafından Selçuklu Devleti sınırları içine alınan Sivas, 1221'e doğru, Sultan I. Alaeddin Keykubad tarafından onarımdan geçirildi. Ancak Moğolların istilasına uğrayan şehir Kösedağ Savaşı’ndan sonra tamamen Moğolların hakimiyetine girdi. Bu dönemde (13. Yüzyılda) Moğollar (İlhanlılar) tarafından şehre ilk anıtlar yapılmıştır.
1400 yılına gelindiğinde Sivas, Timur’un hakimiyeti altına girmiştir, bu dönemde şehirde büyük katliamlar yapılmış, halk kılıçtan geçirilmiştir. Katliamın yaşanmasından sonra şehir Kadı Burhaneddin'in damadı Mezid Bey'in himayesine girmiş, 1403-1408 yıllarına gelindiğinde şehir Osmanlı Devleti’nin egemenliğine girmiştir.
Tarihi oldukça uzun dönemlere dayanan Sivas, tarihten bu yana getirdiği kültürel değerleri ve tarihi yerleri ile ziyaretçilerinin ilgisini çekmektedir. Gerek tarihi yerler bakımından gerekse de doğal güzellikleri bakımından Sivas, görülebilecek en güzel şehirlerden biridir.