M.Ö. 4500 yıllarına kadar uzanan tarihi ile zengin bir doğal güzelliğe sahip olan Sinop, Karadeniz kıyı şeridinin sivrilerek uzanan Boztepe Burnu ve Yarımadası üzerine kurulan bir şehirdir.
Tarihi kaynaklarda yer alan bilgilere göre ilk yerleşim yeri olarak Ayancık’ta İstifan (Stephana), Sinop (Sinope) ve Kabalı Çayı Vadisi kullanılmıştır. Batısında Kastamonu, güneyinde Çorum güneydoğusunda Samsun ili yer alır. Karadeniz ile çevrili olan Sinop 475 kilometre kare uzunluğunda bir şehir olup 300 kilometresi kara, 175 kilometrekaresi deniz kıyısına sahiptir. Turizm açısından da önemli bir konuma sahip olan Sinop, gezilecek yerleri ile mest eden bir güzelliğe sahiptir.
Sinop tarih öncesinde "Paflagonya" adı verilen bölge içinde kalıyordu, bu dönemlerde deniz ticaretinde önemli bir rol oynayan şehir, her dönem ele geçirilmek istenen bir yer olmuş ve çok defa medeniyetler arasında el değiştirmiştir. Karagöz höyükte yapılan arkeolojik kazı çalışmalarında şehrin geçmişinin Tunç Çağı’na (MÖ ? 3000-2700) dayandığı elde edilen buluntulardan anlaşılmıştır.
Sinop, kurulduğu tarihten bu yana çok sayıda medeniyete ev sahipliği yapmış bir şehirdir. Yapılan araştırmalarda bölgede Hititlerin varlığından söz eden belgelere rastlanılmıştır ancak Sinop içinde yapılan çalışmalarda bu döneme ait herhangi bir ize rastlanıldığı söylenemez.
Tarih kaynaklarında ve mitolojik eserlerde belirtildiğine göre Sinop, M.Ö 756 yılında Milet’ten ayrılan bir kavim, Milet’ten ayrılarak kendilerine ait bir yerleşim yeri kurmak istemişler ve bunun üzerine “Sinope” adını verdikleri şehri kurmuşlar. Efsanede anlatıldığına göre Sinope, Irmak tanrısının kızıdır, Sinope’ye aşık olan Zeus, her dilediğini yerine getirmeye söz verir, bunun üzerine Sinope de kızlığına dokunmamasını ister ve tanrı da bunu kabul eder.
M.Ö 4. Yüzyılın birinci yarısında Paflagonyalılar bağımsızlıklarını ilan ederler, M.Ö 334 yılında Büyük İskender’in Anadolu topraklarına girmelerini fırsat bilen I. Ariarathes Kapadokya'da bağımsızlığını ilan eder ve Sinop’u da hakimiyeti altına alır.
Sinop, kurulduğu günden bu yana çok defa farklı medeniyetlere tanıklık etmiştir. Paflagonyalılardan sonra M.Ö 70 yılında Roma İmparatorluğu’nun egemenliği altında kalan şehir imparatorluğun dağılmasıyla birlikte Bizanslıların hakimiyetine girer, 1024 yılında ise Trabzon İmparatorluğu’nun egemenliği altında iken halkın ayaklanması ve Konya’ya şikayet etmesi Sultan İzzeddin Keykavus’un emir göndererek dirlik sahibi tüm beylerin savaşa katılmalarını istemesiyle sonuçlanmıştır.
15. yüzyıldan itibaren gelişmeye başlayan şehir Candaroğlu İsmail Bey'in hakimiyeti altında iken Candaroğlu İsmail Bey’in Osmanlı Devleti’ne bağlılığını bildirmesi üzerine Sinop Osmanlı topraklarına dahil edilmiştir.
Uzunca bir tarihi ve derinden incelenmesi gereken medeniyetleriyle günümüze kadar gelen Sinop, bu anlamda çok sayıda tarihi güzelliklere ev sahipliği yapmaktadır. Dışarıdan gelen turistleri ağırlayan turistik alanlar ve doğal güzellikler, şehrin cazibesine her geçen gün daha fazla değer katmaktadır.