Portekiz'in kuzeyinde Rio Douro nehrinin ağzında kurulan Porto, Ortaçağ Avrupası’nın uçsuz bucaksız Atlantik Okyanus’unda denizcilik ruhunu cesur tavırlarıyla gösteren Portekizlilerin “liman” adına atfen kullandıkları “Porto” Lizbon gibi gösterişli olmasa da gelişmiş yönleriyle ön plana çıkan bir kenttir.
Tarih ve modern yaşantının her an karşılaşılabileceği bir kent olması da ayrıca kente bir güzellik katıyor. Ortaçağ dönemlerinin imgeleri, cadde ve sokaklarında ansızın karşınıza çıkabiliyor. 500 yıllık bir tarihi yolculuktan sonra günümüzde endüstri şehri haline gelen Porto, gezilip görülecek yerleriyle dolu bir tatil deneyimi için tercih edilebilecek en güzel yerlerden biridir.
Kültürel anlamda gelişmiş bir kent olan Porto’nun en önemli yerlerinden biri “Porto Katedrali.”
Bulunduğu bölge tamamen ormanlık bir alana sahiptir. Turistler burayı hem kentin dinsel yaşantısını öğrenmek, hem ortaçağa doğru bir yolculuk yapmak hem de Porto’nun yüksek bir yerinde olmasından dolayı doğal manzarayı resim karelerine almak için tercih ediyorlar.
Irmağın kıyısında yer alan Ribeira bölgesi, dolambaçlı sokaklarıyla meşhur bir yerdir. Tarihin izlerini burada gezinirken her an görebilirsiniz. Gün içinde gezi yapmak için ideal olduğu gibi yemek saatlerini değerlendirmek için de fevkalade güzel bir yerdir Ribeira.
18. yüzyılda kalma, 75 metre uzunluğundaki Torre Dos Clerigos, Porto’nun önemli kültürel varlıklarından bir diğeridir. İtalyan sanatçı Niccolo Nazzoni imzasını taşıyan kuleye çıkmak için 200 basamaklı bir merdiveni tırmanmak zorundasınız. Başarırsanız, Porto’nun en güzel manzaralarını karşınızda görebilirsiniz. Bu arada mimarın mezarı da hemen kulenin ayak ucundaki barok kilisede bulunuyor.
19-20 yüzyılda yaşayan Portekizli sanatçıların heykelleri ve el sanatlarının sergilendiği “Soares Dos Reis Ulusal Müzesi” kentin en güzel yerlerinden biridir. Sanata merakı olanların kesinlikle görmesi gereken yerlerden bir yerdir.