Tarihi ve doğal güzellikleriyle dikkat çekici bir kent olan Kastamonu, Batı Karadeniz bölgesinde yer alır. İç Anadolu’ya da sırt veren şehir, tarihinde önemli medeniyet ve uygarlıklara ev sahipliği yapmış bir kenttir. Frig, Lydia, Pers, Helen, Pontus ve Roma ve en son Osmanlı devleti egemenliği altında kalan Kastamonu’nun yüzde 60’lık bir bölümü ormanlıktır. Özellikle de Küre Dağları ve güneydeki Ilgaz dağları şehrin doğal yönlerine renk katan yerlerdir. Büyüleyici bir doğal güzellik, dikkat çeken tarihi ve kendine has kültürü ile turizm dünyasının dikkatlerini üzerine çeken şehir, gezilip görülecek yerleriyle de hayranlık uyandırıyor.
Kastamonu, tarihin uzun dönemlerine tanıklık ederek günümüze kadar gelen bir kenttir. 1948 yılında şehirde yapılan arkeolojik kazı çalışmaları bu detayı göstermektedir zira Germeç ve Gölköy'de yapılan arkeolojik kazı çalışmalarında elde edilen buluntularda Yontma Taş Devri’ne ait izlere rastlanılmıştır. Bunlardan yola çıkılar, tarih uzmanları şehrin M.Ö 50 binli yıllara kadar uzanan bir tarihe sahip olduğunu bildirmektedirler.
Doğuda Kızılırmak, batıda Sakarya Nehri, güneyde Frigya ve Galatya ile çevrili sınırları olan Paflagonia bölgesi, Strabo’nun görüşüne göre Kastamonu sınırlarını da kapsamaktadır. Paflagonyalılar tarihte çok fazla söz edilen bir millet olmamasına karşın Anadolu’nun ilk yerleşimcileri olarak kabul edilmektedir. Bu betimlemeye göre Kastamonu’nun tarihinin tarih öncesine dayandığı anlaşılmaktadır.
Tarihinde değişik milletlere ev sahipliği yapmış bir kent olarak anlatılan Kastamonu’da tarih öncelerinde yaşayan Kaşkalardan da söz edilmektedir. Hitit kaynaklarında yer alan bu bilgi ve bununla birlikte Kaşkaların Paflagonyalılardan farklı oldukları ve zorba bir millet oldukları anlatılmaktadır.
M.Ö 1400-1390 yılları arasında Kaşkalarla Hititler arasında ciddi bir mücadele başlamıştır. O dönemde Hititlerin hükümdarı IV. Tuthaliya ölmüşi, yerine oğlu Subbiluliuma hükümdar olarak gelmiştir. Oğlunun tahta geçmesinden sonra Kaşkalarla verilen mücadele devam etmiş ve kısa bir süre içinde bölge Hititlerin hükümranlığına girmiştir.
Kastamonu, Hititlerden sonra yine gözde bir kent olmayı devam ettirmiş ve farklı medeniyetlerin savaşlarına tanıklık etmiştir. Hititlerden sonra bölgeye Frigya ve Lidyalılar hakim olmuş bu dönemi Persler devam ettirmiş. (M.Ö 4. Yüzyıl) Perslerden sonra yönetim Büyük İskender’in eline geçmiş, İskender’in ölümünden sonra Romalılar bölgeye hakimiyet kurmuşlar, M.Ö 395 yılında Roma İmparatorluğu’nun ikiye bölünmesiyle birlikte Anadolu’nun diğer toprakları gibi Kastamonu da Bizanslıların egemenliği altına girmiştir.
Dönemin en bilinen medeniyetlerine ve devletlerine tanıklık eden Kastamonu, Bizans İmparatorluğu’ndan sonra Çobanoğulları Beyliği dönemini yaşamış (1227-1309) daha sonra Candaroğulları Beyliği’nin himayesine (1309-1461) girmiştir. 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon seferine çıktığı zamanlarda Kastamonu da Osmanlı devletinin hükümdarlığı altına girmiştir.
Tarihin önemli uygarlıklarına ev sahipliği yapmasından ve günümüzde şehirde kalıntıların bulunmasından dolayı Karadeniz bölgesinin turistik cazibesini koruyan Kastamonu, tüm bunların yanında sahip olduğu kültürel ve doğal güzellikleri ile gezilmeyi hak eden bir şehirdir.