M.Ö 7500 yıllarına dayanan bir geçmişe sahip olan Diyarbakır, Mezopotamya bölgesinin kuzeyinde kalır. Güneydoğu’nun en büyük ve en modern kenti olan Diyarbakır, surlarıyla bilinir. Çin seddinden sonra dünyanın en uzun surları Diyarbakır surlarıdır.
Tarihte birçok medeniyete ev sahipliği yapmasıyla bilinen Diyarbakır, farklı isimlerle anılmıştır. Asur Kaynaklarında “Amid” Yunan –Latin kaynaklarında “Amido” veya “Amida” olarak anılmıştır. Şehir, tanık olduğu medeniyetler ve hakimiyetler döneminde buraya gelen “Bekr” adında bir aşiretten dolayı adı değiştirilmiş ve “Diyar-ı Bekr” olarak anılmaya başlamıştır.
Turizm dünyasına önemli katkılarda bulunan Diyarbakır, açık hava müzesi görünümündedir. Sur ilçesi ve ismini ilçeye verilen surlar, turizm dünyası açısından önemli yerlerdir.
M.Ö 3000'li yıllarda Hurri-Mittaniler ve Hititlerin egemenlik kurduğu şehir, bu dönemden sonra birçok medeniyete tanıklık ederek günümüze gelmiş bir şehirdir. Asurlular, Aramiler, Persler, Emeviler gibi tarihin en bilinen medeniyetlerine beşiklik eden şehir, her dönemden bir izi günümüze getirmeyi başarmasıyla kendinden söz ettirmektedir.
Diyarbakır, tarihi boyunca sürekli kavgaların ve savaşların yaşandığı bir şehir olmuş. Asurlar döneminde valilik merkezi iken Roma dönemine gelindiğinde şehre hakimiyet kurmak isteyen Partlarla Romalılar arasında çetin savaşlar yaşanmıştır.
Kanın sık aktığı şehir, İslam halifelerinden Hz. Ömer’in şehri fethetmesiyle sükunet bulmuştur. Ancak bu dönemden sonra şehir olduğu gibi kalmamış yine farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmaya devam etmiştir. Çeşitli mahalli idareciler dönem dönem Diyarbakır’ın hakimiyetini ellerine almışlar ama Abbasiler döneminde şehir yeniden sükun bulmuştur. Tarihte yer alan bilgilere göre Diyarbakır’ın Selçuklar egemenliğine girmesi 1048 yılında gerçekleşmiştir. Türk hakimiyeti altına giren şehirde yeniden yapılanmalar başlamış ve Diyarbakır hak ettiği değere kavuşmuştur.
Önemli birçok beyliğe ve hükümdarlığa ev sahipliği yapan Diyarbakır, Akkoyunlular döneminde başkentlik yapmış, Safevi ve Artuklar döneminde yoğun Türk nüfusu ile karşı karşıya kalmıştır. Tüm bunlardan sonra Yavuz Sultan Selim döneminde Bıyıklı Mehmet Paşa tarafından Diyarbakır Osmanlı topraklarına dahil edilmiştir.
Kültür & Eğlence
Mezopotamya’nın en gelişmiş kenti olan Diyarbakır, kültürel anlamda oldukça ileride olan bir şehirdir. El sanatları, mücevher işçiliği, ipek böcekçiliği ve bakırcılık gibi işler Diyarbakır’ın tanınmış parçalarındandır. Bunun dışında her sene düzenlenen Kültür Festivalleri de yine şehri tanımak adına yeterli sayılabilir. Yörenin kendine özgü bir de folklor oyunu var ki imkanınız olursa kesinlikle izlemenizi öneriyoruz.
Sahip olduğu müzeleriyle dikkat çekici bir kent halinde olan Diyarbakır’da Diyarbakır Müzesi, Ziya Gökalp Müzesi, Ahmet Arif müzesi ve Cahit Sıtkı Tarancı Müzesi gibi yerler şehrin tanıtımında önemli katkıda bulunan yerlerdir.
Kültürel etkinlikler kapsamında değerlendirilmesi gereken folklor oyunları, dünyanın her yerinde Diyarbakır’ın tanınmasında yardımcı olmaktadır. Delilo, tekayak, halay ve çaçan, Diyarbakır’ın yöresel oyunlarıdır.
Kentin kültürel değerini yansıtan bir diğer yer Çermik ilçesinin kaplıcalarıdır. Çok uzun tarihler öncesine dayanan geçmişiyle; romatizma, cilt hastalıkları ve eklem hastalıklarına iyi gelmektedir.
Şehrin eğlence yönünü de değerlendirmek gerekiyor. Yaz aylarına uygun yerler olarak değerlendirilebilecek Deve Geçidi Barajı, Karakaya Barajı ve Kral Kızı Barajı balıkçılığa ve yüzmeye elverişli yerlerdir. Buralarda zamanınızı değerlendirerek daha güzel bir tatil yapabilirsiniz.