Atlantik kıyısında yer alan Afrikalı kent Cape Town, ülkede Johannesburg ve Durban’dan sonra en önemli kenttir.
Burayı ilk keşfeden kişi Portekizli Bartelemeu Dias’dır. 1488 yıllarına dayanan bu keşiften sonra kent, uzun bir süre İngiliz sömürgesi altında kalmıştır.
Günümüzün turizm kentlerinden biri haline gelen Cape Town, adını “Ümit Burnu”ndan alır. Aslında bu kentin keşfedilmesi de planlı değildir. Dias, Portekiz Kralı II. Joao’nun emriyle doğuya giderek su bulması için görevlendirilmişti. Dias, bugün “Cape Town” olarak adlandırılan yerde o zamanki adıyla “Fırtınalar Burnu”nu keşfetmişti.
II. Jao bulunan Fırtınalar Burnu ismini değiştirerek “Ümit Burnu” olarak yenilemiştir. Kentin bilinen bir diğer adı ise “Ana Kent”tir. Bunun sebebini araştırdığımızda, nedeninin Güney Afrika’da kurulan ilk kolonyal yerleşim olmasına bağlı olduğundan böyle dendiğini öğreniyoruz.
Afrika bölgesinde bilinen ve turizm açısından en çok değerlendirilen Cape Town, gezilebilecek en güzel yerlerden biridir.
Kent, daha çok dans ve müzikleriyle bilinir. Festivalleri de genellikle bu tarzdan olur.
Yılbaşından itibaren başlayan ve Ocak ayı boyunca devam eden “Minstrel” kentin en görkemli festivallerinden biridir. Sokak dansçılarının gösterileri, yerel müzikler, eğlencede beklenenden daha fazlasını sunuyor. Bir de Mart ayı sonunda düzenlenen “Cape Town Caz Festivali” de yine Cape Town’un kültürel değerlerinden biridir.
“Bohem Cadde”, kentin en işlek yerlerinden biridir. Taksim ve Beyoğlu’nu aratmayan bir yer olduğunu söyleyebiliriz. Bo Kaap, Distict Six, Güney Afrika Maritime müzeleri ve bunun yanında gece hayatı ve eğlence mekânlarıyla dolu olan bu yer, kentin değerlerini en iyi şekilde anlatan noktalardan biridir.