Bir dönem Ortadoğu için oldukça önemli olan Bağdat, medreseleri, yetiştirilen âlimleri, sultanlar ve haremleri ile bilinirdi.
Kent, hem ticari anlamda hem de kültürel anlamda Ortadoğu’da nam salmış bir yerdi. Abbasilerin başkentliğini de yapan şehir, Moğolların 1258 yılında yaptığı saldırılarla tıpkı bugünkü gibi harabeye dönmüş ve yeniden inşa edilmek zorunda kalmıştır.
Ancak o yıkımdan sonra Bağdat bir daha eski cazibesine kavuşamamıştır. Bağdat, en parlak döneminin Sultan Harun Reşit döneminde yaşamıştır. Bu dönemlerde şehirlerin genel nüfusu 100 bini bile geçmezken, Bağdat’ın nüfusu o zamanlarda 1 milyonu aşıyordu.
Savaşların çoğalması, şehirlerin istila edilmesi kaderini yaşayan Bağdat, bu dönemden sonra önce Moğol istilası, İlhanlılar, Timur, ardından da Karakoyunlular, Akkoyunlular ve Safevilerin hâkimiyeti altına girmiştir. Son olarak 1534 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından fethedilerek, Osmanlı egemenliği altına alınmıştır.
Bağdat, başında da dediğimiz gibi Moğol saldırılarından önce oldukça önemli bir yer idi.
Ortadoğu’nun kültür ve eğitim merkezi halinde olan şehir, savaş ve saldırılardan sonra parlaklığını yitirmeye başlamıştır. 2003 Nisan ayında ABD ve Birleşik Krallık denetimine giren Bağdat’ta artık eskisi gibi tarihi ve kültürel mirasları görmek mümkün değil. Ancak bunlar arasında yine de sağlam bir şekilde bugüne kadar ulaşmayı başlayan Abbasi Sarayı, şehrin görülmeye değer kültürel değerlerindendir. Yapım tarihi Halife El-Naser döneminde (1179 – 1225) olarak tahmin edilmektedir.
Yapı hakkında söylenen bazı rivayetlerin nedeni El-Mustansır Üniversitesi’ne benzemesidir. 12.yüzyılda İslam teolojisinin öğretildiği Sharabiya Okulu olduğunu söyleyen tarihçilerin dayanağı da budur.
Karkh bölgesinde, 2003 işgalinden önce Ortadoğu’nun en zengin müzesi bulunuyordu. “Irak Ulusal Müzesi” 28 galerisi ve 100 bin yıl öncesine kadar uzanan Mezopotamya tarihinin değerlerinin sergilendiği bir müze idi. Ancak savaş sırasında en çok tahrip olan yerlerden biri olduğu söylenmektedir. Savaşın ardından müzedeki değerlerin çoğu yok olmuş, bugüne kadar ancak müzenin yüzde 30’luk bölümü gelebilmiştir.
Yine Karkh bölgesinde bulunan ve Ortadoğu’nun en büyük hayvanat bahçesi de savaştan nasibini alan yerlerden biridir. 700’den fazla hayvan yapılan bombardımanla telef olmuştur.